Tarih: 05.01.2024 13:25 Güncelleme: 05.01.2024 13:31

Yazılarında Kadın Kıyımını İşliyordu Ama....

Gazeteci Tülay Dağaşen'in öldürülmesinin yankıları devam ederken, daha önce çalıştığı Anibal Dergi Haber Sitesi'nde ki yazıları sitenin imtiyaz sahibi İrfan Yormaz tarafından tekrar paylaşıldı.

Yazılarında Kadın Kıyımını İşliyordu Ama....

 Tülay Dağaşen'in kadın şiddetine yönelik yazdığı yazılardan sadece bir tanesi Anibal Dergi İmtiyaz Sahibi İrfan Yormaz tarafından sosyal medya sayfasından tekrar paylaşıldı…

İşte o yazı

Ülke olarak, toplum ve zihniyet olarak nereye gidiyoruz? Bir evlat bir anneye kıyıyor hem de vahşice.

Ardı arkası kesilmeyen her gün duyduğumuz canice işlenilen kadın cinayetleri.

Bir dur diyemedik bu cinayetlere

Bu ülkede bazıları Ağacı ''Odun'', Çiçeği ''Ot'', Kadını et sanıyor.

Oysaki ağaç nefes, Çiçek ilaç, Kadın da HAYATTIR.

Türkiye’de her kadın her gün bir can için ağlıyor. Biz kadınlar, dünyanın her yerinde her yeni güne biraz daha eksilerek başlıyoruz.

Çünkü kadın şiddet ile her gün adını bilmediğimiz hayallerinden, hayatlarından ve sevdiklerinden kopartılıyor.

Türkiye’de kadın olmak zor ama kadın ölmek kolay. Üstelik birer ikişer değil bir savaştaymışcasına.

Farkında mısınız?

Bir kadını ortadan ikiye bölerseniz yarısı annedir yarısı çocuk. Kadını katlederseniz hem bir anneyi hem de bir çocuğu katletmiş oluyorsunuz.

Yani sizi adam edebilecek her şeyi.

İşte bu yüzden toplum bu konuda bir türlü ADAM olamıyor. Ve Türkiye’nin değişmeyen gündemi;

''Odaya geç seni orada vuracağım.''

İşte bu sözler 32 yaşındaki Sevgi'nin duyduğu son sözlerdi.

GİZEM, ismi Gizem'di kaderimizden haber verir gibi, 23 yaşındaydı. Ne yazık ki onun adı da erkek şiddetine kurban giden diğer kadınların yanına yazıldı.

25 yaşındaki 1 çocuk annesi FATMA KOVAN eski eşi tarafından av tüfeğiyle sırtından vurularak hayattan koparıldı.

ŞEYMA DEMİR, 18 yaşında üniversite öğrencisi, hayatının baharında cansız bedeni elleri ters kelepçeli halde Kızılırmak'ta ölü bulundu.

EMİNE BULUT, eşi tarafından 10 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde boğazından kesilerek katledildi. Emine Bulut'un son sözleri;

''Ölmek istemiyorum'' oldu. Ve isimlerini sayamadığım onlarca yüzlercesi. Bu toprakta öldürülen her kadın için yine bu topraklarda yaşayan herkes suçludur.

Bakanlığın bin sayfalık raporunda, hani bin sayfa yazılmış ama İstanbul sözleşmesine yer verilmemiş.

Bizim için etken maddesi olmayan aşı gibi, ilaç gibi. Çünkü şüpheli ölüme de yer yok içerisinde.

Reform paketini inceliyoruz, kravat indirimine son diyor fakat pişmanlık indirimi adı altında başka bir indirim maddesi ekliyor.

Türkiye'de bu kadar can kaybı varken başlıca çözümü olan İstanbul sözleşmesinden geri adım atıp sonrasında ''Bizlerde şiddeti kınıyoruz'' denmesi hiç inandırıcı değil.

İnandırıcılığı yok. Dünya kötülük yapanlar değil buna seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.

Toplumun kanayan yarası haline gelen kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda cezaların caydırıcı olmasının yanında önemli adımlarında atılması gerekir. Bu konuda görüşlerimi siz değerli okurlarımızla gelecek yazımda paylaşacağım.

Şimdilik esen kalın.


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.