Çayırova Belediyespor Basketbol Takımı'nın son oynadığı Üsküdar deplasmanında parke içinde yaşanan bir ton olayı yazıp yazmamak arasında kaldım. Çünkü takım kazanmış, lider olmuş, sezonun yarısını lider tamamlamış ve sporda "kazanan haklıdır" görüşüne aykırı bir tavırda olmak isteyip istememek arasında kaldım.
Ama önümüzde ki koskoca ikinci yarı, play off süreci, çeyrek final, yarı final ve final maçları süreci öncesinde notlarımı detaylandırmayı uygun buldum. Burada yaşanan her kayıp, her olumsuzluk telafi edilebilecek konumda. Ancak sezon sonu başlayacak sürecin telafisi yok. Yol yakınken yazmakta fayda gördüm...
Öncelikle sporcu kadrosunu değerlendirmek isterim... Biz bu çocuklarla 9 maçta sadece bir mağlubiyet gördük. Hepsi karakterli oyuncuar. Ayrıca bir kısmı bizi bu lige taşıyan şampiyon yapan çocuklar. Ahlaki, insani ve sportif karakterlerini yaklaşık 2 yıla yakındır takip ederim. Sorunsuz karaketere sahipler. Öncelikle bu kadroyu kuran idari ekibe de bu çocukları yetiştiren ailelere de teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Bugün Birak tribündeyse, Batuhan, Selehattin, Tolga bençe saplanmış kalmışsa hocanın takdiridir. Tartışmayada açık değildir. Ben dahil kimsenin haddine değildir hangi 5'le sahaya çıkılacağı, bençteki oyuncuların müsabakaya ne zaman dahil olacağı yada hiç oynamadığı... Hoca bu konuda tek yetkili isimdir ve kimi ne kadar oynattığına saygı duymaktan başka yapılacak hiçbir yorum sözkonusu değildir.
Bu çocuklara salonun en uzak köşesinden duyulacak boyutta bağırmakta hocanın tercihidir. Uygunluğu, uygunsuzluğu herkes kendine göre değerlendirsin. Ama benim için net uygunsuzdur. Biz bu çocuklarla 9 maçta 8 galibiyet aldık. Şampiyonluklar yaşadık. Üst lig takımlarına kök söktürdük. Bu kadar çığlık çığlığa, hele de bu tonda oyuncu fırçalamak bence uygunsuz bir davranıştır. Ayrıca kul hakkıyla ilişiklidir. Oyunu hepimiz izliyoruz. Bu derece bağırış, ses tonu disabeli hem abartılı hem abes oldu gibi...
Disiplin sağlamakla oyuncuyu içinde kız arkadaşları olan, aileleri olan koskoca hınca hınç dolu bir salonda rencide etmek bende git-geller oluşturdu.
Ayrıca maçın en kritik skor anlarında, kırılma noktasında bu deneyim ve kariyer sahibi bir hocanın hakemler üzerine agresif eylemi, takımı hocasız bırakma, kontrol dışında tutmak maceradır. Bizim başrolümüzde baskılı, göze hoş gelen, mücadeleci bir basketbol oyun anlayışı vardır. Bu aralar başka konular takımda başrol olmaya başladı. Çayırova Belediyespor sonuca, hedefe, başarıya ve şampiyonluğa odaklı bir takımdır. Kazanır, kazanır, kazanır ve şampiyon olur. Macerayla işi olmaz. Kumar oynamaz. İşini şansa bırakmaz. Rakibe, hakeme, seyirciye kontrol bırakmaz. Sahada sadece işini yapar, oyununu oynar kazanır ve bir sonraki maça yüzünü çevirir. Biz bir sonraki maçı kazanıp kazanayacağımıza emin olmadığımız bir tünele girmiş gibiyiz. Haftaya Yalova gelip, yener mi, biz mi kazanırız kumarı içindeyiz. Çünkü sadece basketbol oynamıyoruz. Hakemlerle oynamaya başladık. Takıma disiplin ve planlama sağlayacağız derken tribünlerin dikkatini çeken seslerle ilgilenmeye başladık.
Hiç öyle "Aferin, bravo hocaya, ne güzel bağırdı oyunculara" diyemeyeceğim. Oyuncuyu sakinleştirmek yerine gerilmesi dezavantaj. Hocanın kendisinde sakin olmasında fayda var. Yoksa daha birçok maçı hocasız tamamlarız gibi...
Takım yöneticilerin bir önceki hocanın Pizza Maçında teknik faul alarak ihraç edilmesi nedenyile sularıda sabrıda taştı.
Hocanın kariyer ve tecrübesini yazmak benim haddime bile değil. Basketbolun kitabını yazacak ustalıkta. Ama bu ruh haliyle takıma bir pedagok lazım olacak gibi. İnşallah play off sürecine kadar bu durumlar ortadan kalkar. Sakinleşiriz...
Kazasız belasız çıkarız Türkiye 1.Ligi'ne...
Bu arada önemli bir detayı daha yazmadan geçmem benim kul hakkı almam sözkonusu olur...
Enes Akdilek fonksiyonu... Doğan hocanın ihracı sonrası kalan süreyi hatasız, döt dörtlük yönetti. Hele Selahattin Yalçın'ı o kritik süreçte sahaya sürmek büyük bir beyin olayıdır. Basketbolun profesörü adeta Enes Hoca... ARGE'si mükemmel. Rakibi hem genel olarak hem oyuncu oyuncu mükemmel analiz ediyor. Saha içini okuması hayranlık verici. Enes Akdilek gibi yardımcının temsilcimizde olması büyük bir şans ve avantaj... Üstüne koyduğunda , gelişmine katkı yaptığında onu çok büyük takımlarda izleyeceğimizden şüphem yok...
Ki,mse küsmesin, kırılmasın... Biraz sakin olursak bizden iyi takım, kulüp yok bu ligde... Yada kim küsüp kızıyorsa kızsın... Ama bu takıma fedekarca katkı sunan, bu takımı kurdu diye bir kesimden tepki alamyı göze alan, ilçesinin ülkenin dört bir yanında tanıtımına katkı yapmasından mutlu olan bir belediye başkanı ve ekibinin hevesini, hedefini, fedakarlığını, gurur ve coşkusunu suistimal etmesin...Kimsenin boz-yapı, oyuncağı olmasın...
Telefisi olmayan süreçlere girmeden takımı komple takip etmekten çok saha içindeki oyunu takip edip keyif almak önceliğimiz… , farklı bir gözle izlemeyede gerek görmeyiz inşallah…
Hadi buyurun Yalova maçına... 21 Ocak Cumartesi saat 18.00'da Çayırova Spor Salonu'nda...
