Tarih: 22.01.2024 10:02

Şener “Toplumun iradesinin olmadığı değişim köleleştirir”

Şahinkaya “Toplumun değişimi ahlak ve hukuk sistemini etkiliyor”

Şener “Toplumun iradesinin olmadığı değişim köleleştirir”

ESAM Kocaeli Şubesi’nin “Türkiye’de Ekonomik ve Sosyal Değişim” konulu söyleşisinin 2024 yılı ocak
ayı konuğu Sosyolog Prof. Dr. Sami ŞENER oldu. ESAM Kocaeli Şubesi tarafından Luxor Garden Otel’de
cuma akşamı gerçekleştirilen programın konuğu olan Prof. Dr. Sami ŞENER “Toplumların iradesinin
olmadığı değişim o toplumu köleleştirir. Türk toplumunun değişimi aslında bir yabancılaşma
serüvenidir” dedi.
Şahinkaya “Toplumun değişimi ahlak ve hukuk sistemini etkiliyor”
Adem ŞAHİNKAYA açılış konuşmasında “ESAM Kocaeli Şubesi olarak 10 yıldan beri sürdürdüğümüz
programlarımızın 2024’teki ilk programını Sami Şener Hocamıza ayırdık. Bizi ekonomik ve sosyal
değişim konusunda bilgilendireceğinden eminiz. ESAM olarak toplumsal araştırmaların belli bir düzen
içinde yerine getirmeye çalışıyoruz. Bireylerin bilinçaltında oluşturduğu toplum sistemini ve modelini
özümsediğini anlıyoruz. İnsanlık tarihi boyunca toplumlar ahlaklı toplum mu yoksa kurallı toplum mu
diye tarihte hep tartışılagelmiştir. Dünya tarihinde önemli yeri olan Türk Toplumu için de bu anlamda
yazılı birçok kaynak var. Bir araya geldiğimizde toplum olarak hangi davranış modelini kurguladığımızı
bugün bize en iyi Sami hocam anlatacaktır dedi.
Sami Şener “Değişim kendi hikayemizdir”
ESAM Kocaeli şubesinin 2024 ocak ayı söyleşi programının konuğu olan Sami Şener konuşmasına
sosyal değişim ve topluma etkileri konusunu açıklayarak başladı. Ardından Türk toplumunun
değişimine dair konuşan Şener “Sosyal Değişme aslında bizim kendi hikayemizdir ve bu hikâye devam
ediyor. Ve biz yaşadıkça devam edecek. Ve biz bu hikâyeyi çok iyi bilmek zorundayız. Biz bu hikâyeyi
bilirken bunun olumlu olumsuz tüm yönlerini ve etkilerini iyi bilmek zorundayız. Biz de toplum olarak
bir değişim döneminden geçtik. Bu değişim sadece belli alanda değil toplumun bütün katmanlarını ve
değerlerini etkileyen bir değişimden geçtik. Ve biz bu değişimin kararına kendimiz karar vermedik
başkaları karar vermiştir bu değişime.
Değişim aslında tabii bir olaydır. Ne bir askeri ne bir iktisadi gücün baskısı ile değişim olamaz. Böyle
bir değişim zaten toplumsal değişim olarak da adlandırılamaz. Ama her nedense akıl sahibi insanların
gönülleri ile kurmuş olduğu toplumsal düzene birileri zorla ya da baskı ile değişime zorluyor. Buna
tarih sürecinde çok tanık olduk.
Çok eskilere gittiğimizde bakıyoruz ki bir doğu bilimi ortaya çıkmış. Daha sonraları bu antropoloji
adıyla bilimlerin içine giriyor. Cemil Meriç’in tabiri ile bu bilim sömürgeciliğin bir aracı olarak
kullanılıyor. Bir yönü ile bilimsel bir yönü ile politik bir araç olarak kullanılıyor.
Az önce dediğimiz gibi değişim tabii olmadığında suni bir değişim ve baskı ile olur. İşte bu tür
değişimlerin temeli 14. Ve 15. Yüzyılda başlıyor ve birtakım toplumların diğerlerini sınıflandırması ve
aşağılamasına yol açıyor. Özellikle Batı toplumlarının diğer toplumları aşağılama olayına çeviriyor. Biz
toplum olarak hem dini hem insani hem de politik yönden kabuklarımızı kırdık şükür ki. Böyle bir olay
artık bizim toplumumuzda olmuyor.
“Bizim değişimimiz kendimize yabancılaşmamız ile başladı.”
Bizim değişim dönemimiz medeniyetimizin savaş sahnesinde geriye düşmemizin sayesinde oluyor. 3.
Selim döneminde yaşanılan savaş mağlubiyetleri toplumsal değişimin ilk adımlarına yol açıyor. Burada
ilk değişim adımlarının savunma sanayi alanında olması gerektiğine inanılarak başlarken olay başka
alanlarda cereyan etmeye başlıyor. Batıya gönderilen ve genellikle azınlıklardan seçilen Osmanlı

Gençlerinin batı medeniyetine dair bakış açısını memlekete getirmeye başlaması kendi inanç ve
düşünce dünyamıza farklı yönlerden sirayet etmesine yol açıyor.
Tabiatta hiçbir şey boşlukta kalmıyor. Bizim ilk değişimimiz işte kendimize yabancılaşmamızla
başladı. Kendi bilgi sistemimize ve kendi ahlak anlayışımıza yabancılaşmamızla başladı. Bu da değer
kaybına yol açtı. Değerlerimizin anlamını tam olarak bilmememizin temelinde yatan düşünsel arızanın
tarihsel süreci işte burada başlıyor.
“Yeniden değerlerimize dönmemiz gerekiyor.”
Değerler bizim insana, çevreye varlıklara bakışımızı ve davranışımızı belirleyen temel
ölçütlerdir. Seküler bir sistem içindeyiz. Kendi yaşamımızda ve aile yaşamımızda değerlerimiz etkin.
Ama iktisadi ve mesleki alanımızda değerlerimiz etkin olmuyor. Bilgilerimiz ile değerlerimiz ahlaki
yönden örtüşmüyor.
Yine Batıyı örneklendirerek durumu açmaya çalışırsak; Kilisenin batı dünyasına çok kötü bir
etkisi olmuştur. Batıda endüstrileşmenin ve sanayileşmenin etkisi ile birlikte sermayedarların ve
büyük kapitalistlerin de etkisi ile kilise batıda hem batı toplumuna hem de insanlığa dini yönden
büyük zarar verdiğini görüyoruz. Bu Batının kendi iç sosyolojisi ile ilgili bir konu. Batı dünyası kendi iç
dinamikleri ile böyle bir noktaya ulaştı ama bize ne oldu? Biz niye Batının bu durumundan etkilendik?
Biz niye değerlerimize yabancılaştık? İşte bu sorunun cevabını vermek gerekiyor.
Değişim eğer idare ile olmazsa o toplum değiştirilir. Bunun sosyolojik kaideleri ve kuralları
vardır. M. Reşit Paşa tarih kitaplarında kahraman olarak geçer. İngilizler için çalışan bir adamdır.
Tanzimat Fermanını ilan eden adamdır. Tanzimat azınlıklar için çıkarılmış bir ilamdır. Tanzimat İngiliz
ve Fransızların garantörlüğünde ilan edilmiş bir olaydır. İşte bu durum bizim birçok alanımızda geçerli
olmuş bir kural haline gelmiştir. Biz sosyal değişimimizi kendi değerlerimizden yabancılaşarak
başlattık. Bu yüzden biz değişimimizi kendimiz başlatamadığımız için bugün yaşadığımız sorunların
büyük bölümü kendimizden kaynaklanır.
Bizim sosyal değişimimizi yeniden düzenlememiz gerekiyor. İşte burada değerlerimize
dönmemiz gerekiyor. Bunu da değerlerin ve aklın birlikte yol yürümesi ile aşılacağına inanıyorum.
Değerler konusu zaman aşımına uğramaz. İktisadi, hukuki ya da askeri ya da ekonomik birçok
konu zamanla eskir ama hiçbir değer eskimez. Hiçbir kültür öğesi aslında eskimez. Biz değerlerimizi
yeniden akılla ve gönülle birleştirdiğimizde değişimimizi yeniden başlatmış oluruz” dedi.
Programın bitiminde ESAM Kocaeli Şube Başkanı Adem Şahinkaya sosyolog Prof. Dr. Sami
Şener’e plaket takdim etti ve teşekkür etti.


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.