Yazımın başlığı Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık'ı eleştiriyor gibi bir görüntü veriyor ama niyetimde eleştiri olmadığı gibi onu yere göğe sığdıracak bir düşünce içinde de değilim...
Mesleğe başladığımda Gebze'de Mehmet Emin Akın, Tavşancıl'da Hasan Serdar Ural, Çayırova'da Timur Koç, Darıca'da Zihni Topçu, Şekerpınar'da Ali Sönmez, Dilovası'nda Ercan Dalkılıç görev yapıyordu...Düşünün o dönemden bu döneme kadar kaç isim gördüğümü belediye başkanlık koltuklarında... İbrahim Pehlivan, Adnan Köşker, Ahmet Penbegüllü, Cemalettin Balcı, Ekrem Faruk Taşçı, Ziyaettin Akbaş, Ali Toltar, Salih Gün, Eşref Önal, Cemil Yaman, Yaşar Alkan,Musa Kahraman, Şükrü Karabacak... 2 dönem yapanlar oldu, 3 dönem yapanlar oldu. Hala hazırda Bünyamin Çiftçi, Muzaffer Bıyık, Zinnur Büyükgöz ve Hamza Şayir dönemini birlikte yaşıyoruz... ( Bu arada ismini unuttuğum başkanım varsa kusuruma bakmasın.. Yaşa bağlı unutkanlık artık...)
Zaman zaman onlar için şanssız olaylara şahit olmuşluğumuz var... Bir çırpıda aklıma gelen Rahmetli Ahmet Penbegüllü'nün cezaevi süreci bu yaşanan olayların belki de en ağır olayıydı. Belde belediye başkanlarının, beledelerin mahalleye dönüşesiyle bir anda yok oluşları...1999 depremiyle o dönem belediye başkanlarının depreme odaklanmaları, kendi proje ve hizmetlerinde şanssız bir sürece girmeleri...
Ama aralarında biri var ki onun başına gelenler "Pişmiş tavuğun başına gelmedi" desek yeridir...
Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık.
Daha göreve geldiğinin ilk ayında Darıca'da yaşanan sel afeti ilçe de bir genç kızımızın hayata veda etmesine yol açarken, Muzaffer Bıyık seçim beyannamesine de, verdiği vaat ve sözlere de eksiden başlamak zorunda kaldı. Her yağmur yağdığında uykusu kaçıp sokaklara çıkan, ilçede ki her mazgalın başına personel diken Başkan Bıyık bu soruna kökten çözüm bulana kadar 1 yıla yakın zaman geçti... Artık seçim beyannamesindeki sözleri için düğmeye basmaaya hazırlanan Bıyık nereden bilecekti ki bu kez karşısına 2 yıldan fazla sürecek olan bir virüsün pandemiye varan olağanüstü durumu... Ramazan Ayından Ramazan ayına gıda kolisi dağıtacağını düşünürken 2 yıl boyunca dezenfektan, maske, gıda dağıtmak gibi bir işle meşgul olacağını kim bilebilirdi ki... Kendi yakalandı bu mikroba... O da karantinada ev hapsi yaşadı... Bu işin aşısı çıkıp biraz toparlanacaktı Bıyık... Millet Bahçesi 2.etap, Balyanoz 2.Etap, Abdi İpekçi üst geçidi, semt pazarı derken Bıyık başlamıştı odasında ki söz verdiği proje listesine çarpı atmaya... Görev süresi bitmeden bu işlerin tamamlanacağına emindi ama Allah'tan gelen bu afet kasırgası dinmiyordu... Daha 1 yıldan fazla zaman süresi var görevini tamamlamaya... Bitecek gibi görünüyordu verilen sözlern iş listesi..
Sonra...
Sonrası bir yıkım daha...
10 ilimizi perişan eden asrın deprem felaketi.
Artık projeyi, kendimizi, keyfimizi düşünecek zaman değildi..
Seferber olunmuştu Güneydoğu'ya
1999 yılında yaşadığımız depremden dolayı Güneydoğu'da ki 10 ilde yaşayan vatandaşları en iyi biz anlıyorduk. Ve anlamakla kalmamalıdık. Kalmadıkta... Gökmen Çiöçek, Seddar Yavuz gibi Kocaeli menşeili valilerimiz koordinasyon merkez valisi olmuşlardı. Tahir Büyükakın'dan tüm belediye başkanlarımız hatta belediye başkan yardımcıları ve birim müdürlerimizde adeta o kentlere üs kurmuşlardı...
İnşallah hep birlikte bu yaralar sarılacak.. İnşallah buda geçecek...
Ama insan düşününce ne bahtsız adammış bu Muzaffer Bıyık demeden geçemiyor.. Sel felaketi, virüs felaketi, deprem felaketi...
1 yıl sel, bir yıl deprem 2 yılda virüs eder sana 4 yıl... Yapılan işlere verilen sözlerin tutulmuş oranlarına bakılınca da kalan 1 yılda yapılan işiler herkese göre değişebilir ama bana göre hiçte az değil...
Ama bu kadar acının, bu kadar ölümün, bu kadar sosyal hayatın yok olduğu, karnımızı doyurma riskinin geldiği dönemlerin ardından "Başkan aqualand yapacaktı, nerede, hani yapamadı?" sorusu pek Milli yaslarımıza, yakınlarımızın kayıp acılarına yakışmıyor gibi...
Saygılarımla...