Aralarında temsilcimiz Çayırova Belediyespor Basket'in de yer aldığı Türkiye Basketbol Liginde sezonun ilk yarısı sona erdi. Temsilcimiz ilk yarıyı Ankara'da TED Koleji karşısında aldığı mağlubiyetle virgül koydu. Bu yazımda ilk yarının genel bir değerlendirmesini yapmak isterim. Sezona belirli bir çerçevede ki bütçe ile takım kurgusunu oluşturarak start verdik. İlk yarının son 6 maçına doğru sakatlıklar nüksetti.
Peşpeşe gelen sakatlıkların nedenini bilmek lazım. İyi antrenman mı yapılmıyor, oyuncu kendine mi bakmıyor yada talihsiz maç pozisyonları mı net bir şekilde ortaya koymak isterim. Ama temsilcimizde antrenman izleme şansımız olmadığı için net bir sonucu kaleme alma durumumuz da yok.
Lige iyi başlayan, son maçlara kadar evinde namağlup olan, bir ara liderliği elinde tutan temsilcimizle ilgili bugün ilk yarı sonuna geldiğimizde karmaşık duygularımız var.
Nedir bu kafa karışıklığımız...
Sezon başında Süper Lig takımı Manisaspor ile anlaşan, yerel seçim sonuçları nedeniyle transferlerin iptali edilmesi gündeme gelince Çayırova'ya transfer olan Ali Efe Barış'ın bir maçta, maçın yıldız bir sonraki maçlarda vasatın altında olmasına kim açıklama yapacak?
İlk yarıda 17 maçta klasını tartışmayacağımız ama Çayırova'da ki sürecinde anlamlandıramadığımız Merthan Mutlu ile ilgili kim bir şeyler söylemek ister.
Hamit ve Murat Atar'ın sürekli eleştiri almasına karşılık belirli bir performans düzeyi sağlamak yerine sürekli hedefte tutulması vicdani olarak etik mi?
Hergeçen gün performans, tempo, kondüsyon yüzdelik olarak artış yapacağına daha aşağıya çekilmesinden kim sorumlu olacak...
Bünyamin Çiftçi; Takımın arkasında üstüne düşeni yapıyor.
Aydın Turan; Sezon başı ve sakatlık sürecinde takviye edilmesi gereken mali kaynak için elini taşın altına koyuyor.
Muhammet Nizamoğlu ve Okan Gençoğlu; Oluşturulan bütçeyle en uygun, en üst düzey takım kurgusunu oluşturuyorlar. Örnek gösterilecek bir organizasyon yapısını saat gibi işletiyorlar. Oluşan her krizin çözümünü manevra ustalığı ile sağlıyorlar.
Oyuncu grubu belki istatiksel olarak istikrar sağlamasa da mücadele olarak her maç neleri var neleri yok ortaya koyuyorlar. Hem de sakatlanmak pahasına.
Staf görevlileri: Takımın sağlıklı antrenman yapması, maça çıkması için her detayı ince eleyip sık dokuyorlar.
İlk yarıda oluşan bu yapıyla namağlup sezon arasına gelebilirdik.
Ama hep bütçe kalkanı ortaya koyarak, "Bu kadar parayla, buraya kadar, daha çok paramız olsaydı daha iyi oyuncular alırdık". ifadeleri çok gerçeği yansıtmıyor.
Çünkü bu bütçeyle oluşan bu kadro kurgusu, " Harem'i, Konya'yı, Gaziantep'i, Balıkesir'i deplasman da yenen oyunculardan kurulu...
Ama yine evinde Final'e, İLAB'a yenilen de aynı kadro.
O zaman ortaya çıkan sonuç ve sıkıntı başlığı mevcut oyuncuların, parkede rakibe göre, oyuna göre, maç içinde ki gidişata, maç startına ve maç finaline göre kurgulanmamasında gibi bir gerçek çıkıyor.
İkinci yarı daha rahat bir fikstür olduğu düşüncesindeyim. Erok gelecek, Trabzon gelecek, Bordo gelecek, Konya gelecek, TED gelecek, Gaziantep gelecek...Oyuncuyu yoracak uçak yolculukları yok.
İşte bu ikinci yarı sürecinde Ali Efe Barış bir Süper Lig transferi yapmış oyuncu kimliği bilincinde olmalı. Hamit ve Murat ilk yarıda ki tüm eleştirilerin cevabını parkede savaşarak göstermeli. Oğuzhan kariyerine yakışan profille sahada olmalı. Mert silkilenmeli. Koray level atlamalı.
Yoksa yine bir hafta üst düzey maç kazanır havaya gireriz. Ertesi hafta biri gelir, basar tokadı eğeriz başımızı.
Peki bütün bu, motivasyon, fizik kondüsyon, teknik ve taktik unsurlarını kim halledecek?
Hemen yazayım...
Pota altında ki parkeye pas pas yapan genç arkadaşım yapacak... O bu işlere bir çözüm bulmalı...Bence.
Kurban edecek birini aramaktan ziyade işlevsel hale dönüşülmeli. O gitsin, bu kovulsun, o gönderilsin sorunun çözümü olduğunu düşünmüyorum.
Net yazıyorum.
Bu takım ligi ilk sırada tamamlayamayabilir.
Ama play off grubunda mücadele edecek, o güzergahtan hedefi bulacak bir profile bürünmeli.
Yok biz ligde var olalım, yenelim, yenilelim bir şekilde sezonu tamamlayalım. Şampiyonluk için adam gibi bir bütçe oluşsun o zaman beklentilere bir bakarız denilmesi kılıftır.
Saygılarımla.