Planlıyordum ama unutulmayan o kadar çok yöneticiler,teknik adamlar, başkanlar ve yöneticler oldu ki... İster istemez yazı dizimin içeriği genişledi.
Ama Gebzespor'un şanı, şöhreti kadar onunla bütünleşmiş ve bir şehir efsanesine dönüşmüş unsuru var ki kaleme almasam olmazdı... Olamazdı...ESKİÇARŞI
Zaman zaman mesleğimi unutup onlarla iç içe tribünde ses tellerimi parçaladım. Bazı günler geldi onlarla aynı otobüste ekmek arası helva yedim.. Benzinlik yağmalamalarında yer aldım. Deplasmanlardan camları parçalanmış kış günlerinde sanki yazlık otobüslerle Gebze'ye döndüm..
Unutulmaz anılarım var...
Ama benim hayatımda asla unutamayacağım bir kaç özel maç var ki İşte Gebzespor Taraftarlarının daha doğrusu ESKİÇARŞI'nın sihirbazlığı, ince zekası ve çılgınlığı tam olarak ortaya çıktı.
Benim unutamadığım çılgınca bir maç olan Ayazağa Stadı'nda ki Mecidiyeköyspor maçıydı. Tuncay Soyak takımdan ayrılmış ligin bitmesine 4 hafta kala teknik direktörsüz kaldığımız bir süreçti. Çarşamba antrenmanına gittiğimde takımı o sezon Kasımpaşaspor'u çalıştıran ve şampiyonluğu garantiye alan Ercan Ötünçtemur'u gördüm. Yardımcıları Aleattin Çiçek ve Eyüp Tutçuoğluydu. Pazar günü Mecidiyeköyspor deplasmanına gidecektik ve 3 puan alamazsak küme düşecektik.
ESKİÇARŞI takımını yine Ayazağa Stadı'nda yalnız bırakmamıştı. Eskiçarşı'ya ayrılan küçük bir tribüne yerleşmişti taraftarlarımız. Fazla bir Mecidiyeköylü taraftar yoktu maç başında. Ama stad dışında pusu kurulmuştu. Stad küçüktü ve arkadan Eskiçarşı'nın üzerine taş yağmuru başladı. O anda Eskiçarşılı taraftarlarımızın ellerinde balta, keser, sopa ne varsa herşey bitti.. Nasıl sokmuş olabilirlerdi ki? Polis koridorundan geçerken üst aramalarında oradaydım. Sonra Gebze'ye dönünce öğrendim.. Davulun derisini çıkarıp içine doldurmuşlar.. Rakip taraftar saldırınca davulun derisini patlatıp çıkarmışlar… Kimin aklına gelirki..Polis davulun içine bakmayı düşünmemişti. Polis taraftarımızı toplu halkde staddan çıkardı. Otobüse bindirdi ve o zamanki ismi Boğaziçi Köprüsüne kadar götürdü. Alirıza Demirçeviren ve Abbas Sır'ın da olduğu 4-5 yönetici, sahada futbolcularımız, kulübede teknik heyetimiz ve bir iki gazeteci arkadaşlarımla Mecidiyeköy Taraftarlarının ortasında kalmıştık. Hala top büyüklüğünde taşlar bu kez yöneticilerimize doğru yağmaya devam ediyordu.. İkinci yarıda henüz başlamıştı. Bir anda bir uğultu duydum. Stad tel örgülerle çevrili olduğu için caddeyi görebiliyordum. Caddenin kenarında ki arabalardan adeta patlama sesleri geliyordu. Yine cadde kenarında ki esnaf camları birer birer aşağı iniyordu. Kim yapıyordu ki? Taratarımız Anadolu yakasına kadar götürülmüştü. Onlar da kendi şehrini yakıp yıkmış olamazdı... Ama öyle düşündüğüm gibi değildi. Polisin bıraktığı noktadan taraftarımız geri dönüş yapmışlar, kafilemizi İstanbul'un ortasında bırakmamıştı... Ayazağa'yı cehennme döndürdüler.. Kimin deplasmnda olduğu belli değildi. Maçı 1-0 alıp ligde kalmıştık ama Eskiçarşı kulüp kafilesini İstanbul'un ortasında rakibe bırakmamıştı. Belki bir şiddet yazısı gibi oldu. Sanki şiddeti güzel bir şey gibi yazdım ama ESKİÇARŞI'nın takımına ne denli sahip çıktığının en büyük örneğini gördüm bu deplasmanda...Yoksa İnegöl'de, Eskişehir'de, Bilecik'te birçok güzellik, dostluk ve insanlık yaşanılan deplasmanlarda oldu.. Evsahibine yakışan tavırlara misafir gibi reaksiyon da verdi ESKİÇARŞI..
Ve güzel bir anıyla ESKİÇARŞI efsanesini sürdüreyim... Başkan Yusuf Öztürk döneminde BAL 'da gruptan çıkmış Eskişehir'de Altınovaspor ile final maçı oynanacaktı. 3.Lig'e çıkmamız için son maçtı... Sabahtan çıktık yola. Eskişehir'e vardığımızda acıkmıştık. Porsuk Çayı etrafında ki lokantaların birinde yemek yer biraz gezer maç saati için oyalanırız dedik...
Aman Allahım sanki Eskişehir'de değil, Yeniçarşı yada Eskiçarşıdaydık. Hangi caddeye girsek hatta hangi ara sokağa girsek mor beyaz kaşkollu, formalı birine rastlıyordum. Eskişehir renk değiştirmişti.. Eskişehir Gebze olmuştu. Eskişehirliler'de bu renkli görüntülerden memnundu. Bir de unutamağım yakın zamanda Elmasbahçe Maçı var.. Yenildiğimiz ama Bursa halkının gıptayla Eskiçarşı'yı seyrettiği bir maçtı... Unutulmazdı o Merinas Stadı...
ESKİÇARŞI sıradan bir taraftar grubu değildi.
Bakmayın sanki şiddet yanlısı, hırçın gençlerin olduğu bir oluşummuş gibi yansıtanlara...
Birçoğu üniversite öğrencisidir. Hatta mezunlar vardır... Diş hekimleri, mühendisler, muhasebeciler, esnaf ve kurum çalışanları vardır.
Kendilerine dokunulmadığı sürece, saldırılmadığı sürece herkese sıcak kanlıdırlar.. Merhamet ve vicdan duyguları yüksektir.
Öyle içlerinde uyuşturucu kullanan, suçla ilişikli bireyler olmaz... Toplumsal olaylarda duyarlılık sahibidirler. Ramazanda iftar programları yapar, hasta bebekler için kampanya düzenler. Ama öncelikleri Gebzespordur... Mor Beyaz herşeyleridir...
Onlar için "Ne bir kızı sevmek, ne de okula gitmek, tek dilekleri Gebzespor'u ŞAMPİYON" görmek" en önemli sloganları olsa da çoğunun mutlu, huzurlu aileleri vardır.. Evliliklerinde ki aşklar örnektir. Okumuş, eğitimli bireyler çoğunluktadır.
Sadece Türkiye Süper Ligi'nde değil Avrupa ve Dünya taraftarları arasında yer edinmişlerdir.
En kötü özellikleri hesaplaşmadır... Kendilerine yapılan düşmanlığı asla unutmazlar.. 10, 20, 30 yıl geçse de hesaplaşma gibi bir özellikleri vardır...
Bugün tribünde ki 16-17 yaşındaki gençler Karagümrük olaylarını hiç bilmezler zaten yaşamadılarda...
Ama onlarda hesaplaşma duygusunu taşırlar.. Bu nesilden nesile, ağbeyden kardeşe aktarılan bir duygudur..
Türkiye'nin her kentinde FORZA Gebzespor yazısına rastlayabilirsiniz. ESKİÇARŞI imzasını atmadan kenti terketmez. Ve her kentte bir ESKİÇARŞI'lıya rastlamak mümkündür.. Ya Üniversiteli Eskiçarşı, yada asker ESKİÇARŞIlılar vardır.
Gebzespor amatör 2. Kümeye dahi düşse peşinden gitmeyi bırakmayan sevgileri sahte olmayan, her koşulda takımlarının yanında olan seyirci cezalı maçta dahi takımına kentin bir köşesinde sahip çıkan ESKİÇARŞILILAR...
Her horoz kendi çöplüğünde ötermiş... Gebzespor Her çöplükte öter...
Onlar kentin heyecanı ve rengi... Gerçek futbol ve Gebzespor sevgisi...
Saygılarımla...