Hereke Stadı'da Hereke Yıldızspor-Gebzespor A Genç Maçı tamamlanmış,Gebze'ye dönecektik... En son otobüse Hoca Yakup Yldırım bindi ve "Herkes tamamsa çıkalım yola" dedi. En önden şöyle bir otobüsün arkasına kadar süzdü... O gün bir gol ve 1 asist yapan Seyfettin yoktu otobüste... Ya da yok gibiydi... Öyle cep telefonu da yok ki arayıp "Neredesin? " diye sorulsun... Stoper Halil'e "Git bak bakayım soyunma odasına" dedi. Halil gitti geldi, "Yok hocam" dedi.
Yakup Yıldırım hoca artık sinirlenmeye başladığı anda, Kelebek Murat bağırdı. "En arkada oturuyor hocam" dedi.
Yakup Hoca Seyfettin'in yanına gelip, "Oğlum kıyamet kopartıyoruz burda, bağırıyoruz, seni arıyoruz, neden burdayım, otobüsteyim, demiyorsun?" dedi.
Seyfettin yine cevap vermedi... Boş boş hocanın yüzüne bakıp, gülümsedi. "Hoca da gülüp bu adam ne gülmeyi biliyor, ne konuşmayı.." deyip "tövbe tövbe" diye diye otobüsün en önündeki yerine geçip oturdu...
Ben hırslandım Seyfettin'i konuşturmak için... Bulgaristan göçmeni olduğu için zaten Türkçesi bozuktu.. Zaten iki kelimeden fazla cümle de kurmuyordu...
Geçen ay Denizli'de yayınlanan bir dergide iki sayfa röportajını görünce gülme krizi geçirdim.. Görüşmeyeli gevezeleşmiş bizim efsane dedim...
1992 yazı idi... Lise yaz tatilinde olunca ya Eskihisar'a gider sandal kiralar istavrit tutardık, yada polisin kahveye gidip bilardo oynardık. Takvimler 25 Temmuz'u gösterirken yine polisin kahveye gittik. Top istedik, bilardo oynayacaktık. Vermedi.. "Neden?" diye sorduk.. "Avrupa Şampiyonası Final Maçı var şimdi, mekanda ses istemiyorum" dedi... Çünkü Milli takımda Seyfettin Kurtulmuş vardı. Biz de izlemeye karar verdik. TRT spikeri kadromuzu sayarken futbolcularımızn takımlarını da sayıyordu...Mustafa Kocabey (Galatasaray, Okan Buruk (Galatasaray) Emre Aşık( Sönmez Filament) Yetkin Arman(Trabzonspor) Oktay Derelioğlu (Trabzonspor) Sıra Seyfettin'in anonsuna gelmişti... Seyfettin Kurtulmuş GEBZESPOR denildiğinde sanki maç kahvede oynanıyordu... Yıkılmıştı mekan... Sanki Milli Maç değil Gebzespor- Portekiz maçıydı.Maç 1-1 uzatmalara gitti..Uzatmalarda attığımız gol ile Avrupa Şampiyonu olmuştuk ve Şenez Erzik'in elinden kupayı takım kaptanı olarak Seyfettin Kurtulmuş alıyordu.. Büyük gururdu... Geçen hafta Hereke'de aynı otobüste Hereke Yıldız ile oynayıp beraber döndüğüm yaşıtım Avrupa Şampiyonu Milli Takımımızın kaptanı olarak kupayı kaldırıyordu.
Zaten 1 yıl sonra 1993 yılında Galatasaray'a transfer olmuştu... Hem de Fenerbahçe ile transfer yarışı arasında... Hem de Fatih Terim'in "Mutlaka alın" talimatıyla...
Her yazı mutlu sonla bitecek diye bir kural yok ya...
Seyfettin büyük bir sakatlık yaşadı... Galatasaray'ın bir gün değişilmez futbolcusu olacak derken silinme aşamasına geldi.. Ancak Denizlispor'da tekrar küllerinden doğdu. Süper Lig'de 2000 senesine kadar yeşil siyahlı formayı terletti.2000 senesinden itibaren Kardemir Karabükspor, Kırklarelispor, Tekirdağspor'da oynadı. 2002 senesinde Denizli'ye geri döndü. Bu sefer Denizli Belediyespor'da iki sezon oynayıp iki sene de İncirlipınarspor'da oynadıktan sonra 2004 senesinde futbola veda etti. Halen Kızılcabölükspor'un teknik heyetinde görev yapıyor... Darıca G.B deplasmanına geldiğinde hasret giderebiliyoruz...
Dünya Belçikalı Şifo'yu konuşurken Türkiye'nin Seyfettin'i konuştuğu bir dönem başlıyordu... Onun için Serpil Hamdi Tüzün "Beyni solayakiçine inmiş.."derdi. Futbolu beyniyle oynayan ender futbolculardandı.
Burada Seyfettin'in başarısından bahsederken Gebzespor altyapı hocalarının ne denli kaliteli, yetenekli futbolcular yetiştirdiğini de gözardı etmememiz gerektiğinin altını çizmek gerekir...