Çayırova Belediyespor'da yeni bir teknik dönem başlıyor...
Kulübün gerek idari kadrsounda bulunan Okan Gençoğlu ve Muhammet Nizamoğlu, Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi ve Özel Kalem Müdürü Aydın Turan'dan aldıkları yetki ve katkı ile takımın en başarılı olacak, en üst düzeyde olacak yöneticilik görevlerini yapmaya devam ediyorlar..
Sakatlık mı var? Yerini dolduracak hamleler yapılıyor...
Oyuncu performanslarında düşme mi var? Gerekli birebir görüşme ve toplantılarını yaparak teşhis ve tedavi noktasında devreye giriyorlar.
Takımın mimari olarak kabul ettiğimiz Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi'de Aydın Turan aracılığı ile gerek sezon başında gerekse ihtiyaç halinde ki zaman aralığında gerekli mali müdahaleleri ve katkıyı sağlıyorlar.
Bu durum belki de Türkiye Basketbol Ligi'nde birçok kulüpte gıpta ile bakılıyor.
İdari uyumluluğun üst düzey olduğu temsilcimizde bu sezon dönem dönem istenmeyen skorlara bağlı dağınıklık, şaşkınlık ve başarı-başarısızlık tanımlanmasının zorlaştığı süreçler oldu.
Her takımın ligin belirli evresinde bu dönemler yaşanıyor. Trabzonspor ligin başında yaşadı...
Esenler sürekli olmasa da maç maç yaşadı... Çağdaş Bodrum ilk yarıda yaşadı.
Biz de Jamari sakatlığı ile sersemledik ancak hala ayaktayız ve play off için yüksek şansımız sürüyor.
Bu duruma ket vurmak isteyen, bu duruma darbe vurmak isteyenler yok mu? Olacak elbette.
Herkesin kendine göre bir çıkarı, ikili ilişkisi var. İlişkiler zedelenince çıkarlar çakışınca nasıl gidişatlara, düzenlere darbe vururum art niyteli beyin ve söylemler devreye giriyor...
Nasıl?
Bir maçın sonucu bellidir. Yenersin, yenilirsin.
Ancak maç oynanmadan, "Çayırova Belediyespor, Balıkesir'e yenilirse kime yazar?" sorusunu sormak, bu soruya yine aynı kişinin "Oyunculara yazar" cevabı düşündürücüdür. Hele de son Pizza Bulls CO maçında oyuncuların bilinçli bir şekilde oynamadığı yönünde itham eklemek çok derin düşünce doğurur.
Bu ne demek?
Oyuncular bilinçli bir şekilde performans sergilemedi, hocanın gönderilmesine neden oldu, şimdi maç kaybedilirse, hoca gittiğine göre yenilginin sorumlusu da oyunculardır.
Öyle deniz ötesinden olmuyor bu işler...
Hocanın gönderilmesinin oyuncu performansları, skor tabelası, alınan mağlubiyetlerle ile ilgili değil.
Belediye yönetimi gerekçe açıklamadığı, kulüp yönetiminin de herhangi bir açıklama yapmadığı noktada benim de çıkıp burada ayrılık nedenini açıklamam uygun olmaz.
Zaten yazının ana fikri bu değil.
Burada oyuncularımızın baskı altına sokulması... Şimdiye kadar yenilgiler hocaya yazıyordu, bundan sonra alınacak yenilginin oyunculara yazılacak olmasından kaynaklı baskı altına sokulması planlanan oyuncularımız bu oyuna gelmeyecektir. Bu planı bozmanın başlıca yolu Balıkesir karşısında galibiyet elde etmektir. Oldu da yenildiler...
Yine onlara yazmaz.
Maç kazanılırsa 3 günlük Gökhan Güney imparator ilan edilemeyeceğine göre, maçın kaybı da Gökhan Güney ile ilgili olmayacaktır söylemleri de çok iyi niyetli değil.
Saha sürülen 5'ten kim sorumluysa, sahada yapılması gerekenler ile ilgili kim direktif veriyorsa galibiyette, mağlubiyette onun eseri olacaktır.
Takımı kuran ben değilim, henüz 3 günlük antrenmanla maça çıktım, uyum süreci, zaman ihtiyacı geçerli olamaz. Bunları bilerek imza atılıyor, bunları bilerek masaya oturuluyor. Bu durumu kabul eden maçın sonuç sorumluluğunu kabul eder. Bu maç kaybedilirse Gökhan Güney'in topa tutulacağı, hedef olacağı anlamına da gelmez. Çayırova taraftarı bugüne kadar kimlere tahammül etti. Ona da istenilen zamanı verir.
Verilmesi de gerekiyor. Bu konu da tahammül sınırları ve çizgileri geniş bir kitle var Çayırova'da…
Yarın oynanacak Balıkesir maçı play off hedefi açısından önemli bir maçtır. Bu gün ligde oynanan maçların ardından daha da önemli hale dönüşmüştür. Ama oyuncularımızın baskı altında oynamaları, bu konuda psikolojik bir sorumluluk alarak maça çıkmalarını gerektirmiyor. Biz ne kadar parkede rahat olursak galibiyette o kadar rahat gelecektir. Bakmayın siz kimsenin ne anlattığına... Onlar oyuncuya ve dolayısı ile kulübe nasıl zarar veririz diye kafa yoruyor. Gözümüz kulağımız kapalı onlara... Çıkın sahaya işinizi yapın. Sizin işiniz basketbol oynamak. Basketbolu şekillendirmek isteyenlerle işimiz yok, güzelleştirmek isteyenlere kulağımız gözümüz açık.
