Türkiye Basketbol Ligi'nde bölgemizi temsil eden Çayırova Belediyespor 10.Hafta karşılaşmasını Ankara'da oynadığı OGM Ormanspor galibiyeti ile tamamladı. Basketbolseverlerin özellikle de Çayırova Belediyespor'u takip eden taraftar kitlesinin galibiyete sevindiği kadar ortaya koyulan oyuna eleştirilerinde yoğun olduğu bir maç sonucu çıkmış gibi görünüyor. Taraftar ister maçı izleyeceği yayının başında isterse tribünde takımının rakibini açık ara ezdiği, şov yaptığı, fark attığı bir maç süreci ve sonucu ortaya çıksın ister. Oyuncu ve genel takım performans oranının artması büyük beklentidir.
Ancak maçın skorboard görüntüsünde kazançla tamamlanması birçok eleştirinin, eksiklerin ve yanlışların üzerine yorgan çeker.
Basın kazanılan maçta çok fazla yıpratıcı ifadelerle maçı detaylandırmaz. Taraftar, takım lider olduğu ve maç kazanıldığı sürece etliyle sütlüyle uğraşmaz.
Ama Koç Gökhan Güney ve ekibinin bir maça bakış açısı, maçın değerlendirilmesi, maçtan çıkarılan kazanımları farklı bir anlayış ile farklı bir gözle masaya yatırması zorunlu durumdur.
Zira bu efor ve performansla kazanılan OGM Ormanspor maçı hastalık sinyali verir ve teşhis-tedavi süreci başlatılmazsa uzun lig maratonunda virüs takım bütünlüğünü sarabilir.
Kaldı ki önümüzde ligde ki en yakın takipçimiz Konya BSK maçı var.
Bu maça ilişkin en üstteki yorum, "Taraftarımızın etkisiyle, Konya, Çayırova'dan galibiyetle çıkamaz." Ama... İşte aması var.
Geride kalan 9 hafta da takım bütünlüğü ve takım oyununun en güzel öreklerini veren Çayırova, Ankara'da bireysel oyuncu performansından medet ummaya başladı. "Devre arasında maça gelen taraftarlarımız, "Roberto ikinci yarıda maçı koparır, Ömer'in yokluğu sıkıntı oluşturdu, Can üçlüklerine başlar şimdi...
Ben bile oyuncu performansı değerlendirmesi yapmıyorum bu sezon.. Neden takım oyununda bireysel isimleri geri plana atma yada öne çıkarma gibi bir anlayıştan çok takım bütünlüğünü ön plana çıkarıyorum. Ama gerçekten Ankara'da bireysel oyuncu değerlendirilmeleri yapılacak bir maçtı. Maçın haberinin başlığını da bir oyuncu üzerinden isimlenrierek attım.
Mevcut durumun teşhis ve tedavi noktası benim işim değil ancak göze hoş görüntü yansıyıp yansımadığı açısından, 10 haftayı eksiksiz izlmiş bir göz olarak bazı tespitlerimi paylaşmak isterim...
1-Harem ve Orman maçlarında ilk 8 haftada ki savunma anlayışını maç geneline yaymakta eksiklikler ortaya koyuyoruz.
2-Takımın genel performans yüzdesi hala ligin başladığı hafta da...Bu yüzdelik Konya ve Gaziantep maçlarında yetersiz kalabilir.
3-Rakibin dış atışlarına savunmayı sadece Ömer ile sağlıyoruz ve Ömersiz kaldığımızda Marquis Wrıght ve Kaan Sarıaslan örneklerinde ki gibi rakip oyuncular çizgi dışında at koşturuyor.
4- Son iki maçta rakipler bizi bizim silahımızla vurmaya çalışıyor. Yani biz savunma yaparken onlar hücum yapmaya çalışıyor ve yeniliyorlardı. Şimdi savunmaya savunma yaparak Çayırova'nın karşısına çıkıyorlar. Bu da oyuncularımızı sudan çıkmış balığa döndürüyor. Özellikle Roberto, Erdi, Enes zor anlar yaşıyor.
5-Saha daki beşimiz değiştikçe skorboardda değişiyor. Bir beşle farkı 10 sayının üzerine çıkarken farklı beşle rakibi öne geçiriyoruz. Rakibin özgüven kazanmasına, maçı kazanabileceği duygsuna sokayoruz. Her beşle güç dengemiz eşit orantıya taşınmalı..
ZİRA...
Bandırma kendine geldi...
Artık play inn, play off, küme düşme hesaplarına doğru gidiyoruz... Ve rakipler daha da farklı oynayacak. Hele namağlup ünvanımızı yıkma hedefinde olan takımlar Çayırova'ya karşı daha farklı oynuyor, oynamaya devam edecekler. Bu noktada oyuncularımızın fiziksel ve pskolojik olarak yorgunlukları doğaldır. Ancak şapkadan tavşan çıkarmaya da gerek yok. Doğal, kendi oyununu ve basit oynayan bir Çayırova bu ligde yenilmez.
Saygılarımla...